• Farabi'de Dini Çoğulculuğun Temelleri ve Sınırları

    Author(s):
    Metehan Karakurt (see profile) , Adem Çelik
    Date:
    2019
    Group(s):
    Historical theory and the philosophy of history, Islamicate Studies, Philosophy, Political Philosophy & Theory
    Subject(s):
    Islam and politics, Political science--Philosophy, Religion
    Item Type:
    Conference paper
    Conf. Title:
    IV. INTERNATIONAL EUROPEAN CONFERENCE ON SOCIAL SCIENCES
    Conf. Loc.:
    Diyarbakır
    Conf. Date:
    12.10.2019
    Tag(s):
    Farabi, Islamic, Islamic political thought, Political philosophy
    Permanent URL:
    http://dx.doi.org/10.17613/t4cc-s172
    Abstract:
    Dini çoğulculuk, dini dışlayıcılık ve kapsayıcılıktan farklı olarak, her dinsel inanış taraftarlarının kendi dinleri içinde kalarak ilahi selamete erişeceğini söyler. Temelde, teolojik ve felsefi boyutları olan dini çoğulculuk tartışmasının siyasete bakan bir yönü de vardır. İslam tarihinde Meşşâî felsefenin kurucusu ve mutluluk filozofu olarak bilinen Farabi, bir taraftan hakikate nasıl ulaşılacağı diğer taraftan ise “âlem” adını verdiği kozmopolitanizm nasıl inşa edileceği ile ilgilenmektedir. Siyasal toplumun amacının, insanların uygun ölçekte, en yüce iyi için yardımlaşmalarını sağlamak olduğunu savunan Farabi’ye göre, erdemli bir yaşam kurulmasına imkan sağlayan üç örgütlenme biçimi vardır: Şehir, millet ve âlem. Platon ve Aristoteles gibi Antik düşünürlerden farklı olarak erdemli bir yaşamın sadece sitede kurulacağı düşüncesine karşı çıkan Farabi, sitenin yetkin bir yaşamın ilk basamağı olduğunu savunur. Ancak, erdemli yaşamı site ile sınırlamaz. Farabi’nin teorisinde, Antik düşünceyi aşan bir kozmopolitanizm söz konusudur. Bundan dolayı Farabi, farklı dinlerin varlığını, kendi siyasal düşüncesine uygun olarak meşru kabul eder. Eğer mutluluk için yardımlaşacaklarsa, insanların dinlerinin farklı olmasında bir beis görmez. Bu dini çoğulculuğun siyasal temelidir. Diğer taraftan Farabi, dinleri hakikatle eşitleyen anlayışa karşı çıkarak, farklı dinlerin hakikatin çeşitli imajlar, örnekler ve taklitler yolu ile halka benimsetilmesi olarak görülmesi gerektiğini savunur. Diğer bir ifade ile dinler, hakikatin kendisi değil, farklı tarihsel ve kültürel bağlamlarda oluşmuş sembolik ifadesidir. Bu bakımdan bütün dinler ile hakikat arasında bir mesafe bulunmaktadır ve hiçbir din hakikatin kendisi değildir.
    Metadata:
    Published as:
    Conference proceeding    
    Status:
    Published
    Last Updated:
    4 years ago
    License:
    All Rights Reserved
    Share this:

    Downloads

    Item Name: pdf farabinin_dusuncesinde_dini_cogulculuk_v.pdf
      Download View in browser
    Activity: Downloads: 90